Halk ordularının Çin,
Vietnam, Küba’da verdiği gerilla savaşlarında zaferler kazanılmıştır.
Zaferlerin etkileri dalga dalga bütün dünyaya yayılmıştır. Kimi ülkelerde
yaşayan halklara haklı mücadeleleri yolunda esin kaynağı olan bu zaferler kimi
ülkelerde maceracı, fokocu akımların ortaya çıkmasına yol açmıştır. İdealist
gençler ülke koşullarına bakmadan sağdan soldan, Che’den Giap’dan birkaç parça
şey okuyup gerillacılık faaliyetlerine başlamıştır. Bu faliyetler bir sonuca
ulaşmadığı gibi genç yaşlarda dehaların yitmesine yol açmıştır.
Öte yandan devrim
yapılan ülkelerde ise ağır aksak ilerleyen Küba dahil işler yolunda gitmemiş,
ya hiçbir zaman sosyalist bir devrim yaşanmamış ya da yaşanan zaferler sonrası
işçi sınıfı kazandığı mevzileri kısa
sürede terk etmiştir.
NEDEN OLMADI?
Öncellikle devrim
yapılan ülkeler gelişmemiş toprağa dayalı ekonomiye sahip ülkelerdi. Toplumun
geneli köylülerden oluşuyordu. Bu yüzden yurttaş oldukları bilinçleri düşüktü.
Halk devrimi yapılan ülkelerde iktidar parça parça alınırken, üslerde silah
eğitimi dışında köylü kitlelere politika üzerine dersler de verilebilir,
kazanılan yerleşim bölgelerinde yönetim halka devredile bilirdi. Ancak
yapılmadı. Her şey devrim sonuna ertelendi. Yönetilenlerin, yöneten olma fikri
es geçildi. Bu devrimlerdeki geri dönüşlerin ana sebebiydi.
Bunun yanı sıra gerilla
savaşları uzun soluklu mücadeleler olduğundan, savaşların sonunda birçok arazi kullanılamaz
hale geldi. (ABD’nin Vietnam’a attığı zehirli gazlar toprakların 3’te birini
kullanılmaz hale getirdi) Toprağa dayalı ekonomileri bu çok sarstı. Ekonomiyi
düzeltmek için sert tedbirler almak zorunda kalındı. Kıtlık baş gösterdi.
Sistemin devamı ve isyanı engellemek için otoriter yönetim anlayışına
başvuruldu. Bu da bürokrasi kliğini yarattı, hızla sosyalizmden uzaklaşılmasına
neden oldu. Bir başka neden ise dünya devriminin yapılamaması oldu. Devrim
yapılan ülkeler kapitalist dünyanın ambargosu altında ezildi, iç kabuğuna
çekildi ya da mecburen yumuşama politikaları izledi, topraklarını sermayeye
açtı. Uluslararası sermaye girdikten sonra zaten o ülkede işler karışır…
Devrimin yapılamadığı
ülkelerde ise devrim için kitaplara harfi harfine uyulması yerine ülke
şartlarının tahlili yapılarak rasyonalist çözümlemelere varılmalıydı. Öncülerin
yolu açmak için kendilerini feda etmeleri büyük fedakârlıktı. Ancak şartlar
hazır olmadığından istenilen etkiyi yaratamadı.
Silahlı eylemlerden önce
uzun süre halka teorik bilinç götürülmeliydi. Halka yaşadığı dünya
öğretilmeliydi. Bulunduğu bölgelerdeki,
iş yerlerindeki karar süreçlerine, imecelere katılan halka başka bir dünyanın
mümkün olduğu gösterilmeliydi. Yani yukarıdan değil halkla iç içe siyaset
yapılmalıydı. Daha sonra ülke şartlarına göre silahlı mücadele verilip verilemeyeceği
kararlaştırılmalıydı. Hem sonuçta, Mao’nun dediği gibi siyasette sonuçta kansız
bir savaştı.
Gerilla, emekçilerin
kendi özdeneyimleriyle yarattığı bir klasikti, teknolojik üstünlüğe sahip
düzenli orduların karşısında emekçiler gerillayı yarattı. Ama gerilla savaşı
illaki silahla sürmesi gereken bir savaş biçimi değildi. Ve bu süreç muhtemel
uzun sürecekti. Ancak eninde sonunda amacını gerçekleşecekti de... Her ne kadar
geri dönüş olsa da Çinliler devrimin rayına tekrar oturacağından emin. Çu En Lay bakın ne
güzel demiş, “1970'li yıllarda Çin'in Mao Zedung'dan sonraki ikinci adamı Çu En
Lay'a sormuşlar; "Siz, Mao, Çu Teh, devrimin önderleri, hepiniz oldukça
yaşlısınız, sizler öldükten sonra sağcılar iktidarı ele geçirirlerse ne
olur?" "Hiçbir şey olmaz" demiş Çu En Lay, "Feodaller Çin'e
üç bin yıl hükmetti. Bir üç bin yıl da sağcılar hükmeder. Sonra
yine biz geliriz.”